Likidite Nedir?
Ekonomi bilimi, piyasalar ve ticaret gibi kavramların tam kalbinde ‘para’ vardır. Yatırım kararları, ekonomiye dair stratejiler ve piyasa dinamikleri para odağında gerçekleştirilir. Yatırım, farklı şekillerle de olsa genellikle elinizdeki paranın bir başka varlığa dönüştürülmesidir. Bu olgunun tam tersi olarak bazen de elinizdeki bir varlığı paraya dönüştürürsünüz. İşte tam da bu noktada likidite kavramı devreye girer. Bu içeriğimizde likidite nedir, neden önemlidir ve türleri nelerdir gibi soruları yanıtlarken; likidite hakkındaki tüm detayları masaya yatıralım.
Likidite bir varlığın ya da menkul kıymetin paraya yani nakde dönüşebilme yeteneğidir. Bir varlığın herhangi bir anda ve değer kaybetmeden nakde dönüştürülebilmesidir. Piyasalarda likidite kavramı ise, herhangi bir varlığa bağlanmamış ya da hızla nakde dönüştürülebilecek olan ve her an yatırıma yönelebilecek paranın varlığı olarak ifade edilebilir.
Likidite Türleri Nelerdir?
Anlaşılacağı üzere likidite ile ilgili iktisadi literatürün farklı alanlarında farklı tanımlamalar yapılabilir. Bu tanımlamalar likidite türleri ile ilgilidir. İşletmelerin sahip olduğu varlıkların likiditesi, finansal piyasalarda likidite ya da muhasebe likiditesi gibi farklı durumlarda ve konularda likidite kavramını açıklayabiliriz. Şimdi kısaca likidite türlerine değinelim.
Varlık likiditesi: Menkul, gayrimenkul ya da herhangi bir varlığın piyasa dinamiklerinden, arz-talep dengesinden ya da piyasanın genel durumundan etkilenmeden hızlı bir biçimde paraya dönüştürülebilmesi, o finansal varlığın yüksek likiditeye sahip olmasının bir sonucu olarak gerçekleşebilir. Bu tanımda likidite; bir varlığın likit varlık olup olmadığı, yani onun kolayca ve gerçek değeri ile nakde çevrilip çevrilemeyeceğini belirtmek için kullanılır.
Piyasa likiditesi: Piyasa likiditesi; bir piyasada likit, nakit haldeki tasarrufların fazla olduğu durumları ifade eder. Farklı bir anlatımla; piyasada fazla para olduğu, paranın yatırım araçlarında park edilmiş olmadığı veya paranın likiditesi yüksek olan varlıklarda olduğu piyasalar için yüksek likidite; likit piyasa kavramları geçerlidir. Piyasada serbest halde dolaşan, hareket kabiliyeti yüksek olan paranın az olduğu piyasalara ise düşük likiditeye sahip piyasalar denir. Düşük likiditeye sahip piyasalar için illikit piyasa tanımı da kullanılır.
Muhasebe likiditesi: Muhasebe süreçleri için kullanılan muhasebe likiditesi, bir şirketin ya da bir bireyin finansal yükümlülüklerini, (borç ve ödemelerini) yerine getirebileceği nakit parayı ifade eder. Nakit paraya ek olarak yüksek likiditeye sahip varlıklar da muhasebe likiditesi kapsamında ele alınır. Kısaca, borcu olan ancak borcuna karşılık ödeme yapabileceği varlıkları her an kullanılabilecek şekilde hazırda duran şirketler için, muhasebe likiditesi yüksek tanımlaması yapılır.
Likidite Neden Önemlidir?
Finansal piyasaları, ekonomileri anlayabilmek için ihtiyaç duyacağımız göstergelerin başında likidite gelir. Farklı tanımlamalara sahip olan likidite; piyasaların, varlıkların, şirketlerin, bilançoların analiz edilebilmesi; yöneticilerin ve yatırımcıların kararlar alabilmesi için önemli veriler sağlar. Piyasaların ve ekonomilerin yönünün belirlenmesinde kilit bir role sahiptir.
VİOP İşlemlerinde Sıfır Komisyon*
Hemen görüntülü görüşme ile online hesap aç, VİOP’ta yatırım yapmaya başla!
Yatırımcılar Açısından Likiditenin Önemi
Finansal piyasalarda işlem yapan yatırımcılar için likidite, finansal varlıkların fiyatlarının ve işlem hacimlerinin yorumlanmasında önemli mesajlar üretir. Varlıkların yüksek likiditeye sahip olması, yatırımcılar için o finansal varlığın tercih edilmesinde önemli bir etkendir. Bunun nedeni likit varlıkların elden çıkarıldığında değerini koruyarak kolay ve hızlı bir şekilde satılabilmesidir. Portföyünde likit varlıklara ağırlık veren yatırımcılar, piyasada hareket edebilme açısından esnek olduklarını ifade eder.
Piyasaların yüksek likiditeye sahip olması da farklı şekillerde yorumlanabilir. Yüksek likiditeye sahip piyasalarda fiyatlar genellikle yükselme eğilimindedir. Yani paranın, nakdin bol olduğu piyasalar, varlıklara yeni sermaye giriş olasılığının daha fazla olduğuna işaret eder. Öte yandan yüksek likidite, kararsızlık ve belirsizlik (karar değişikliğine açıklık) olarak da değerlendirilebilir.
Borsada Likidite Nedir?
Piyasalar genelinde birçok farklı şekilde yorumlanabilen likidite kavramı, hisse senedi piyasalarındaki yatırımcılar için de önemli mesajlar içerir. Borsada likidite, hisse senetlerinin piyasada hızlı bir şekilde alınıp satılabildiği ve bu işlemler sırasında değer kaybının en az olduğu anlamlarına gelir.Likiditesi yüksek hisse senetlerinde işlem hacimleri de yüksek olma eğilimindedir. Alım satımlarda fiyat kademeleri ve işleyiş sağlıklıdır. Yüksek hacimler nedeniyle olağan dışı hareketler görülme olasılığı daha düşük ve alım satım fiyatları arasındaki fark daha küçüktür. Bir başka ifadeyle, herhangi bir hisse senedinde alıcı konumundaki bir yatırımcının fiyat teklifinin, satıcıların hisseyi elinden çıkarmak için ikna olabileceği fiyata çok yakın olması anlamına gelir.
Likidite Oranı Borsada Neden Önemlidir?
- Likiditesi yüksek hisse senetleri, yatırımcısına hareket esnekliği sağlar.
- Yüksek likiditeye sahip hisse senetlerinden bir portföye sahip olan yatırımcılar kararlarını ve stratejilerini kolayca değiştirebilirler.
- Yatırımcılar, portföylerinde bulunan likiditesi yüksek hisse senetleri sayesinde daha kontrollü ve güvenli hissedebilirler.
- Borsada yüksek likidite, hisse senetleri satışlarında değer kaybı olasılığının düşük olduğu durumları ifade eder.
Borsa nedir, borsa endeksi nedir içeriğimize göz atmak için bağlantıyı tıklayabilirsiniz.
Hisse Senedi Likidite Göstergeleri
Borsada likidite başlığındaki tanımlamalardan hareketle; hisse senetleri için en önemli likidite göstergesi yüksek hacimlerdir. Yüksek hacimli hisse senetleri, emirlerin işleme alınma sürelerinin kısa olduğu ve daima alım satım için uygun varlıklardır. Yüksek hacimli hisse senetleri yatırımcıların stratejilerini belirlemesinde, yürütmesinde ve değiştirmesinde esneklik sağlar.
Likiditesi yüksek olmayan yani düşük hacimli hisse senetlerinde, alım ve satım fiyatları arasında büyük farklar söz konusu olabilir. Piyasadaki likiditeyi ölçen göstergeler için genellikle işlem hacimleri, alım satım arasındaki farklar ve volatile ölçen indikatörler kullanılır.
Hisse senetlerinin yüksek likiditeye sahip olması arz-talep dengesinin sağlıklı işlediğinin bir göstergesidir. Dolayısıyla alım satım işlemlerinde bir sorun olma ihtimalini en aza indirir.
Likidite Nasıl Hesaplanır? Likidite Oranı Nedir?
İşletmeler ya da bireysel yatırımcılar için likidite belirlenirken oran hesabı yapılır. Kısaca likidite hesabı; bir şirketin ya da bireylerin sahip oldukları varlıkların, borçlarına oranlanması ve ödeme yeteneğinin (kapasitesinin) hesaplanmasıdır. Likidite oranı hesaplanırken cari oran, asit test oranı ve nakit oranı gibi farklı yöntemler kullanılır.
Cari oran: Bir şirketin bilançosundaki dönen varlıkların, kısa vadeli borçlarına oranlanmasıdır. 1’in üzerindeki sonuçlar, şirketin borçlarını ödeyebilmek için nakde veya hızlıca nakde dönüştürülebilecek varlıklara sahip olduğuna işaret eder. Yani şirketin likiditesinin yüksek olduğu anlamına gelir.
Asit test oranı: Cari oran hesabına benzer bir yöntem olan asit test oranı, genellikle bankalar gibi finansal kurumlar için kullanılır. Tek ve en önemli fark ise dönen varlıklardan stokların düşülmesiyle hesaplama yapılmasıdır. Buradaki mantık, stokların nakde çevrilmesinin diğer varlıklara göre daha yüksek olmasıdır. Cari orana göre daha net bir sonuç ortaya çıkarır.
Nakit oranı: Diğer iki yönteme göre çok daha katı bir hesaplama biçimidir. Adından da anlaşılacağı üzere sadece şirketlerin bilançosundaki nakit varlıklar hesaba katılır. Şirketin, alacaklarını tahsil edemediği ve nakit akışının durma noktasına geldiği durumda kısa vadeli borçlarının ne kadarını ödeyebileceğini gösterir.
Hisse Senedi İşlemlerinde SIFIR Komisyon Avantajı Trive’da! Hemen görüntülü görüşme ile online hesap aç, hisse yatırımına başla!
Likidite Tuzağı Nedir?
Finansal piyasalarla ve ekonomiyle ilgilenen herkesin dönem dönem karşılaşabileceği bir kavram olan likidite tuzağı, faizlerin aşırı düştüğü durumlarda görülür. Merkez Bankaları, uyguladıkları para politikalarıyla ekonomilerin işleyişini düzenlemek isterler. Bunun sebeple faiz oranlarını ya da faiz oranlarını etkileyen diğer politika araçlarını kullanırlar. İktisadi literatürde, para arzının artırılması faizleri düşürürken, ekonominin canlanmasını sağlar. Ancak likidite tuzağı kavramındaki ‘tuzak’ bu mekanizmanın çalışmamasıdır. Faizler öyle düşük seviyeye gelmiştir ki; artık para arzını artırmak ekonomiyi canlandırmaya yetmez. Bunun en önemli nedeni ise beklentilerdir. Faizlerin aşırı düşmesinin ardından, insanlar faizlerin yeniden artacağı beklentisi ile yatırımlarını durdururlar ve beklemeye geçerler. Bir anlamda finansal enstrümanlara talebin azaldığı, tasarrufların arttığı ölü bir noktadır. Yatırımcılar, faizlerle doğrudan ilişkili olan bono ve tahvillerden kaçınırken benzer etkiler hisse senedi piyasalarında da görülür.